Annie Ernaux

Annie Ernaux (1940-…)

2022 yılında Nobel edebiyat ödülü alan Fransız yazar, eserlerinde cesur bir şekilde kendi hayatı ve tecrübelerini masaya yatırıyor ve bunu evrensel bir hale getirmeyi başarıyor. 83 yaşında olan yazar Lillebonne’ da işçi sınıfına ait bir ailede doğdu.

 

Edebiyat öğrenimi ve sonrasında edebiyat öğretmenliği yapması yaşadığı dönem ve büyüdüğü sosyal sınıf için bir kadın olarak büyük bir başarı hikayesidir.

 

Eserlerinde işlediği konular arasında toplumsal sınıf atlama, evlilik, kadın özgürlüğü, cinsellik, kürtaj, hastalık, yaşlılık, ölüm ve toplumsal bellek bulunmaktadır.

 

Ben yazarın Yalın Tutku, Boş Dolaplar, Olay ve Babamın Yeri kitaplarını okudum. Seneler adlı eserini okuma sürecim hala devam etmekte.

 

Bu yazıda Olay ve Babamın Yeri adlı kitaplarının beni etkileyen yanlarını sizinle paylaşacağım.

 

Olay

 

Annie Ernaux’ un anladığım kadarıyla yazı yazma sürecinde kendini motive eden derdi Michel Leiris’ den de alıntı yaptığı gibi ‘…Olayın yazılı hale gelmesi. Ve yazının olay olması.’ Yani yaşadığı acı ve derin tecrübeleri ve sonuçta kendine kalan çıkarımları yazılı hale getirmek ve üretilen bu yazının okuyucuda bir yerlere dokunması. Bunu yazar şu cümlelerle ifade ediyor ‘Yaşadıklarım, onlarla hesaplaşabilmem, onları açıklayıp anlatmam için başıma geldi. Ve belki de hayatımın gerçek amacı sadece şudur: Bedenimin, hislerimin ve düşüncelerimin yazıya dönüşmesi, yani kavranabilir ve genel bir şeye dönüşmesi, varlığımın başkalarının zihninde ve hayatlarında tamamen erimesi.’

 

Bir nevi yaşanılan hayatın yazarda bıraktığı özü okurlarıyla paylaşma çabası. Bedenimiz öldükten sonra nasıl doğada yavaş yavaş kayboluyorsa yazar da tecrübe, his ve düşüncelerinin okur tarafından sindirilerek içlerinde erimesini umut ediyor.

 

Ben bu amacın ucu bucağı belli olmayan evrende insanın kısıtlı kapasitesi dahilinde sonsuzlukla bütünleşme çabası olarak görüyorum. Bu çaba belki de insanın ulaşabileceği en uç hedef örneği ve yaşadığı hayata anlam katabilme gayreti.

 

Belki de ‘Ben de bu varlık pazarında bulundum ve kendimce kazançlı alışverişler yaptım’ der gibi bir çığlık. Çünkü hayat denen garip tecrübeler yumağına ne anlam yüklüyorsanız sonunda o anlama dönüşüyor. Çünkü hayat sonsuz yüzü ve sonsuz anlamı olan bir varlık cümbüşü..

 

Yazarın ‘iyinin ve kötünün ötesinde’ ifadesiyle hayatın kendisine ve yaşam tecrübesine bambaşka bir pencereden baktığını anlıyoruz.

 

İyi ve kötü kavramlarının tanımı farklı kültürlerin kendilerine göre yorumlaması nedeniyle değiştiğinden işlevsel olmakla birlikte aynı zamanda da yapaydır.

 

Annie Ernaux gibi evrensel bakış açısına sahip bir yazarın hayata karşı bu tanımlamaların ötesinde bir tavrı olması da şaşılacak bir durum olmasa gerek.

Babamın Yeri

 

Yazar çocukluktan ergenliğe ve erken erişkinlik dönemine geçtikçe  babasıyla olan ilişkisini ‘ayrı düşmüş aşk gibi’ kelimeleriyle tanımlamaktadır.

 

Kadınlar erkeklere göre anne babaya karşı olan ilişkilerini genel olarak kısmen daha sağlıklı kurabilmektedir. Erkek bebekler karşı cinsi olan anneye kız bebeklere göre daha kuvvetli bir bağ hissetmekte ve uygun yetiştirilme tarzı yaşanmazsa patolojik bağlanma problemi ortaya çıkmaktadır.

 

Kız çocukları babalarıyla yoğun bir bağ yaşasa da ergenlik döneminde anne ile ortak tecrübeler paylaştığından ve eserde de olduğu gibi entellektüel olarak da paylaşacak şeyleri gittikçe azaldığından aralarındaki mesafe de kaçınılmaz olarak artmaktadır.

 

Yazar, büyükbabasının sert ve kaba biri olduğunu ve bu negatif enerji sayesinde erkek olduğuna inandığını, sefalete direnme ve yaşamaya devam edebilme motivasyonunun bu özelliklerinden geldiğini belirtmektedir.

 

Yaşamdaki zorluklar doğadaki diğer canlılarda olduğu gibi insanlarda da ölüm kalım noktasında ani gidip gelmeler meydana getirir.  Bu sebeple ayakta kalabilmek için yeterince sert olunması tabii ki anlaşılabilir. Ancak toplumsal geçiş dönemlerinde önceki tecrübeler çok pahalı faturalar ödenerek yaşandığından bir sonraki aşamaya kolay kolay geçilemeyeceği hatta belki de eski devirde yaşayan insanların tavır ve anlayışının asla değişemeyeceği söylenebilir.

 

Annie Ernaux özellikle Babamın Yeri adlı kitabıyla toplumsal sınıflar, statü, eğitim, aile, ebeveyn çocuk etkileşimi konularında çok vurucu örnekler vererek kısa ama çok yoğun bir eser sunmuş.

 

Kitaplarını okudukça diğerlerini de okuma isteği doğması kaçınılmaz bir durum. Hep beraber okuyarak gelişme dileğiyle.

18-21 Ekim 2023, Paris

Kaynakça
1- Olay (L’événement, 2000), Annie Ernaux (Çeviri: Siren İdemen), Can Yayınları

2- Babamın Yeri (La place, 1983)
Annie Ernaux (Çeviri: Siren İdemen)n, ), Can Yayınları