Çocuğumuz ve Ev Düzeni

Psikolojik Danışman Verda Gülçür

Çocuğumuz doğduktan sonra eve gelen bu yeni üyenin mutluluğuyla birlikte hayatımızda birçok şey değişir. Bunlardan biri de ev düzenimizdir.

İlk başlarda güven duygusunun gelişmesi için ve bizim de bebeğimizle daha rahat ilgilenebilmemiz için bebeğimizin, ebeveyn odasında anne ve babayla birlikte kalması uygun olacaktır.  Bebeğimizin anne ve babanın yanına konacak güvenli bir çocuk yatağında uyuması idealdir. Anne ve babanın ortasında uyuması ya da babanın anne ve bebeğin rahat etmesi açısından başka bir yerde uyuması, anneanne, babaanne ya da yakın bir akrabanın da gece uyurken odada bulunması uygun bir davranış biçimi değildir. Bebeğimizin yatağını rahatça ulaşabileceğimiz ve kontrol edebileceğimiz bir yere koymalı bize ihtiyacı olduğu zamanlarda sık sık kucağımıza almalıyız.  Bu hem anne hem de babanın görevi olmalıdır. Hurafelerin aksine bebeğimizi kucağımıza almamız, bebeğin kucağa alışmasını değil, kendisini güvende hissetmesini sağlamaktadır. Bebeğin anne ve baba tarafından kucaklanması, kokularını hissetmesi, dokunulması, sevildiğini hissetmesi ileride güven duygusunun oluşmasında büyük bir rol oynamaktadır.

2-3 yaşına geldiğinde çocuğumuzun kendi odasına geçmesi hem çocuğumuzun kişisel gelişimi açısından hem de ebeveynlerin sağlıklı bir ilişki yürütmesi açısından önemlidir. Uzun süre ebeveynlerinin yanında uyuyan çocukta bağlılık duygusu yerine bağımlılık duygusu gelişerek bireyin kendini gerçekleştirmesini geciktirir veya engeller.

Bu dönemi çocuğumuzun güven içeresinde atlatabilmesi için yatmadan önce yanına istediği zaman rahatlıkla açabileceği uzaklıkta bir gece lambası koymak, odasına çocuk kamerası koyarak çocuğumuza kamera sayesinde kendisini görüp, duyabildiğimizi açıklayarak size ihtiyacı olduğu zaman yanında olacağınızı ancak bu durumu suistimal etmemesi gerektiğini anlatmak, odayı sizin sunacağınız seçenekler içerisinden istediğini seçecek şekilde dekore etmesine izin vermek (çocuğun istediği renkleri kullanması, pembe ve mavi ile sınırlanmaması, istediği yatak örtüsünü, perdeleri seçebilmesi, odaya beyaz tahta koyarak yada duvarın bir kısmını kartonla kaplayarak istediği şekilde boyamasına müsade etmek) uyumadan önce bazen annenin bazen babanın masal anlatması, ilk birkaç ay uyuyana kadar yanında olmak, yanına sevdiği oyuncağı almasına izin vermek bunu yaparken çocuğumuzun hep aynı bebeği, arabayı, masal kahramanı oyuncağını değil de farklı oyuncaklarla uyumasını teşvik etmeliyiz ki çocuğumuz sürekli bir eşyaya, bir insana bağımlı hale gelmekten kaçınsın. Bu şekilde davranmak ilerde tek bir arkadaşa, tek bir öğretmene bağlanmasını engellemede de yardımcı olacaktır. Bu şekilde davranarak, davranışımızı sürekli hale getirerek ve hem annenin hem de babanın aynı tutum içerisinde olmasıyla (ağladığı, hastalandığı ya da huzursuz olduğu zamanlarda kendi odasında kalmasını sağlayarak ve orada sık sık kontrol ederek) çocuğumuzun bu dönemi atlatmasına destek olabiliriz.

Çocuğumuz oyuncaklarını odasında oynamalı, oyuncaklarını oynadıktan sonra ise oyuncaklarını 4-5 yaşına gelinceye kadar birlikte toplamalı daha sonra sadece kendisinin toplaması gerektiğini söyleyerek, toplamadığı zamanlarda arkasından oyuncaklarını toplamamalı ancak üzerine basıldığı zaman kırılacak ya da toplamadığı için kaybolacak oyuncaklardan kendisinin sorumlu olduğunu anlatmalıyız. Bu davranışımız da diğer davranışlarımız gibi tutarlı ve sürekli olmalıdır ki çocuğumuz sorumluluk duygusuna sahip olsun. Oyuncaklarını arkasından toplamak, kaybettiği oyuncakları bulmaya çalışmak, kırılan oyuncağın yerine hemen yenisini almak çocuğumuza iyilik değil kötülük olacaktır.

Evin diğer bölümlerinin ortak olduğu anlatılmalı, özellikle küçük çocukların merak duygusunu hesaba katarak çocuğumuz yürümeye ve evin bölümlerini karıştırmaya başladığı zaman çocuğumuza “cıs” gibi kelimeler kullanmak yerine her şeyin içerisinde ne olduğu gösterilmeli, dolapların içerisinde neler olduğu, çekmecelerin içerisinde neler olduğu, eğer soba varsa elini ona yeterli uzaklıktan yaklaştırarak sıcaklığını göstermeliyiz. Çekmeceden ya da dolaptan görmek istediği bir şey varsa bize söylemesini böylece kendisine vereceğimizi anlatarak bizim gözetimimizde merak ettiği nesneleri görmesini sağlamalıyız.  Özellikle yeni yürümeye başlayan çocuklarda evin içerisindeki boş alanı arttırmak (orta sehpa, köşelerdeki kırılabilecek ve çocuğumuza zarar verebilecek eşyalar) çocuğumuzun özgürlük alanını genişletecek, zarar görmesini engelleyecek ve bizim de kendimizi daha rahat hissetmemizi sağlayacaktır. Unutmayalım ki evimizin görselliği çocuğumuzun ve bizim mutluluğumuzdan daha önemli değildir.

Çocuğumuz büyüyüp önce buluğ sonra da ergenlik çağına geldiği zaman odası daha özel bir alan haline gelecektir. Bu dönemde bireyin kendine ait ayrı bir odasının olması çok önemlidir. O yüzden aile planlaması yaparken birden fazla çocuk sahibi olmak istiyorsak bu konuya hassasiyet göstermeliyiz. Bu dönemde çocuğumuz odasında daha çok vakit geçirecek, odasına ebeveynlerinin gelmesini istemeyecek ve kimi zaman da odasını kilitleyecektir. Bu dönem aile ve bireyin en çok çatışma yaşadığı dönemdir. Ev düzeni konusunda da birçok tartışma yaşanır. Ergenlik dönemi bireyin kendini bulma dönemidir. Bu dönemde çocuğumuza aşırı baskıcı davranmak veya fazla rahat bırakmak çocuğumuza zarar verebilmektedir. Bu dönemde odanın kendine ait olduğunu kabullenmeli, sorumluluğu kendisine vermeli, izni olmadan odasını karıştırmamalı, özel eşyalarına dokunmamalı ve özel notları veya günlüğünü okumamalı, ortak kullanım alanlarında kurallara uymasını sağlarken, kendi alanına müdahale etmemeli, odası istediğimiz gibi olmadığı zamanlarda “burası benim evim, kendi evinde istediğini yaparsın” şeklinde konuşarak çocuğumuzun “ait olma”, “sahiplenilme”, “güvende hissetme” duygularına zarar vermemeliyiz.

Ergenlik döneminde evin ortak alanları banyo, lavabo, oturma odası ve mutfak konusunda çocuğumuza buranın ortak alan olduğu ve temizlemekle yükümlü olduğumuzu, ayni evde yaşadığımızı ve iş bölümü yapmamız gerektiğini vurgulamakta sakınca yokken, ailenin en çok şikayetçi olduğu bireyin odası konusunda odasına karışmamalı ancak aynı zamanda sorumluluğu da kendisine bırakmalıyız. En çok şikayetçi olunan konuların başında odasını toparlamıyor, çamaşırlarını kirli sepetine atmıyor, aradığını bulamayıp sürekli bana soruyor gelirken en çok yapılan hataların başında ise ergenlik çağında olan çocuğumuzun bulamadığı kıyafetlerini bulmak, odasından alıp yıkamak, ütülemek gelmektedir. Doğru davranış ve sabır her zaman en iyi ilaç olmakla birlikte sabrettiğimiz ve sorumluluğu kendisinin almasını bekleyip bireyin yapması gereken davranışı biz yapmadığımız zaman, sorumluluğu kendisine bıraktığımız zaman davranışının da değiştiğini göreceğiz.

Mutlu ve huzurlu bir yuva dileklerimle…