Saklanan Kalp

Anna Kibelana

Günlerden bir gün beş yaşında bir kız çocuğu annesiyle parka gitmiş. Parkta annesinden ayrılan kız kum havuzuna koşmuş. Havuza girince salıncaklarda konuşan iki genç kız dikkatini çekmiş. Salıncaklar yakında olduğu için onların seslerini duyabiliyormuş.

 

Genç kızlardan biri: “Üzülme, insanlar hep böyledir, buldukları her fırsatta kalp kırarlar, hiç de dönüp bakmazlar.” demiş.

Diğeri:  “Kalbimi kırdılar, çok mutsuzum.” demiş ve ağlamaya devam etmiş. Kızlar bir süre daha konuşmuş. Sonra kol kola girip parktan ayrılmışlar.

 

Küçük kız duyduklarına çok şaşırmış hatta korkmuş. “Büyüdüğümde herkes kalbimi kırmaya çalışacak, öyle mi?  Demek bütün insanlar böyle! Ben kalbimi insanlardan korumalıyım.”  diye geçirmiş içinden.

 

Parkta düşüncelere dalmış. Sonunda aklına bir fikir gelmiş. Kalbini korumak için onu odasındaki değerli eşya kutusunda saklamaya karar vermiş. Ve o gün kalbini çıkarıp kutuya koymuş. Ama kalbini o kutuya sakladıktan sonra her şey bir anda değişmiş.

 

Oyun oynamak artık onu mutlu etmiyormuş. Oyuncakları, parktaki kum havuzu, salıncaklar hiçbiri onu neşelendirmemiş, keyifli vakit geçiremez olmuş. Bu yüzden oynamaktan vazgeçmiş.

 

Anne ve babasının onun için yaptığı sürprizler artık onu heyecanlandırmıyormuş. Yemekler eskisi gibi lezzetli gelmiyormuş. Çok sevdiği meyvelerin hiçbirini yemek istemiyormuş.

 

Eskiden bahçede bir çiçek solsa bir karıncaya yanlışlıkla bassa çok üzülen bu kız şimdi onlara da hiç aldırmıyormuş.

 

Ailesi bu durumu fark etmiş. Onunla konuşmaya çalışmış. Kız konuşmak da istemiyormuş.

 

Bütün gün sadece yatan kızı annesi doktora götürmüş. Doktor onu muayene etmiş ve annesine “Sizin kızınızın kalbi yok!” demiş. Annesi çok şaşırmış.

 

Doktor, kızı tekrar muayene etmiş. Sonra kız, ona bütün olanları anlatmış. Doktor ona : “Kalbini korumak istiyorsan onu sevgiyle doldur. Hep iyilik yap. Zamanla kalbin o kadar güçlenecek ki hiç kimse onu kıramayacak. Sevgi ve iyilik kalbin en güçlü koruyucularıdır. Kalbin olmazsa bütün güzellikleri kaçırırsın. Sakın onun kırılmasından korkup hayatını feda etme.” demiş.

 

Sonra doktor kızın annesiyle konuşmuş ve onları evlerine göndermiş. Küçük kız kalbini tekrar yerine koymuş. Kalbi yerine konulunca dünya yeniden renklenmiş; duygular, tatlar geri gelmiş.

 

Bazen insanlar bu küçük kız gibi kalbini bir kutuya koymadan da kalpsiz kalabilirler. Kalp bütün duyguların evidir ve o olmazsa duygular uçar gider.

 

Gökten üç meyve düşmüş. Ayva sonbahara, mandalina kışa, üzüm yaza gelmiş. Hepsi ve daha fazlası güzelliklerin kıymetini bilenlere…