Civcivler ve Ceylan

Ümmü Gülsüm Çinici

Bir varmış bir yokmuş Kaf Dağı’nın ardında çok büyük bir dağ varmış. Dağın eteğinde de bir çiftlik… Çiftlikte de tavuklar…

 

Bu tavuklar çok mutluymuş. Çiftliğin içinde upuzun boylu, kocaman yapraklı ceviz ağaçları varmış. Tavuklar en çok onların altında zaman geçirirmiş. Çünkü civcivler ağaçtan düşen cevizlerle oyun oynamayı çok severmiş. En son düşen cevizi kapma oyunu, cevizi en uzağa atma oyunu …

Bu çiftliğin arkasındaki büyük dağda da akıp giden bir hayat varmış. Pek çok hayvan yaşarmış bu dağda. Dağdan çiftlikteki sesler duyulurmuş. Ceylanlar, civcivlerin bağırışlarını bir müzik gibi dinlermiş. Hatta kuşlardan civcivlerin oyununu izlemelerini ve kendilerine anlatmalarını rica ederlermiş. Kuşlar onları kırmaz gördüklerini anlatırmış. Civcivler cevizlerle, ceylanlar kozalaklarla oynar, coşarmış.

 

Bir gün genç ceylanlardan biri arkadaşlarına “ Bu civcivleri kendi gözlerimizle görelim. Gelin gidelim! Belki birlikte oynarız, çok eğlenceli olur!” demiş. Diğer ceylanlar bu teklifi kabul etmemiş. “Kimse gelmezse tek başıma gideceğim. Ben korkak değilim, ben bir kahramanım.” deyip yanlarından ayrılmış.

 

Kimse onun gideceğine inanmamış. Ama ceylan dediğini yapmış. Dağdaki ağaçların arasından, kendini gizleyerek çiftliğe doğru ilerlemiş.

 

Çiftliğe yaklaştıkça köpeklerin havlamalarını duymuş. Biraz korkmuş. Bir ara kararından vazgeçmeyi ve dönmeyi düşünmüş. Sonra “Başladığım işi bitireceğim. Civcivleri göreceğim. Onlarla oynayacağım. Ben kahraman bir ceylanım.” deyip yoluna devam etmiş.

 

Dağın eteklerine inmiş. Yoldaki son ağacın arkasından çiftliği izlemeye başlamış.

 

Ceviz ağacının altında oynayan civcivleri görmüş. Civcivler kuşların onlara anlattığı gibi minicik minicikmiş. Ve onlarla oynaması mümkün değilmiş. Sessizce onları izlemiş bir süre. Sonra geri dönmeye karar vermiş.

 

Ceylanla civcivlerin arasında köpekler oturuyormuş. Bir anda köpekler oturdukları yerden kalkmış. Havayı koklamaya başlamış. Ceylan köpeklerin onun kokusunu aldığını düşünmüş. Dağa doğru koşmaya başlamış. Hiç durmadan koşmuş.

 

Eve vardığında çok bitkinmiş. Yaşadıklarını anne ve babasına anlatmış. Onlar ceylana “Her şartta kendine güvenmen güzel. Ama cesaretini aklınla da birleştirmelisin.”  demişler. Yavru ceylan bu yolculukta yaralanabilir hatta canından olabilirmiş.

 

Tehlikeli maceralar bizi kahraman yapar mı?