Çocuğun Kendisini Yaratmasını Serbest Bırakan Eğitim: Montessori

Eğitim Uzmanı  ve Danışmanı

Ayşe Hunat Öztoprak

 

Alternatif eğitim baskıcı geleneksel eğitime karşı özgürlüğü savunurken aslında modern eğitim felsefelerinin uygulamaya geçmiş hallerini içermektedir. Kitle eğitiminde zor olan pratiklerin küçük ölçekte tatbik edilmesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu ay, eğitimde alternatif bir metod olan Montessori üzerinde duruyorum ve çocuğun gelişimi için aslında tek yol olduğu gerçeğini bir kez daha, başka bir bakış açısıyla tekrarlıyorum.

 

Biraz tarihine değinelim ve alternatif eğitimin çocuktan hareket akımının temsilcisi olan Maria Montessori üzerinde duralım. Italya’nın ilk kadın doktoru olan M.Montessori, Roma Üniversitesi Psikiyatri Kliniğinde çalışırken zeka engelli çocukların gelişimleri ve eğitimleri ile yakından ilgilenmeye başlar. Kullandığı yöntemlerin etkisini gözlemlediğinde tüm çocuklar üzerinde etkin olacağı düşüncesi ile 1907 yılında ilk Montessori okulunu açar, Casa dei Bambini. Eğitimin yeniden düzenlenmesi ve doğanın kurallarına dayanması gerektiğini savunur. Çocuğu bütünüyle ele alarak destekleyen bir eğitim biçimidir ve amaç çocuğun tüm alanlarda potansiyeline ulaşmasına yardımcı olmaktır.

 

Daha çok okul öncesi kurumlarında görülen Montessori eğitiminde çocukların ilgi ve davranışları rehber niteliğinde görülerek öğrenimi biçimlendirir.

 

Çocuklar bulundukları yaş aralığına göre beraberce eğitim görür. Okul harici zamanlarda sadece kendi yaş grubuyla görüşmeyen fakat farklı yaşlardan arkadaşlıkları olan çocuk, okulda bulunduğu süre içerisinde de kendinden küçük veya büyüklerle birlikte çeşitli yaşlarda gruplaşma halinde eğitim alır. Büyük yaştaki çocukların kendilerinden küçüklere örnek teşkil etmeleri hedeflenir. Öbür yandan kendinden küçüklere yol gösterici olan büyük yaştaki çocuk, bilgisini pekiştirerek öğrenmenin kalıcılığını sağlar.

 

Toplu eğitimde çocukların hepsi aynı yöntemle, aynı konuyu aynı anda öğrenmeye mecbur bırakılır. Halbuki Montessori metodunda bireysel öğrenim sunulur ve çocuğun gelişimi ile öğrenmenin zorluğu dengededir. Bir sınıfta tüm öğrencilerin aynı seviyede olduğunu varsaymak geri kalmış bir anlayışı simgeler. Buradan hareketle çocuklar başarılı, orta ve başarısız olacak şekilde sıfatlandırılır. Montessori’de ise her çocuk kendi becerisi, kabiliyeti ve yeteneği ile değerlendirilir. Çocuğun kendi hızında öğremesine olanak sağlanır. Basamak basamak başarı elde edilir.

 

Montessori çocuk merkezli bir eğitimdir. Çocuğun ilgisi ve ihtiyacı doğrultusunda şekillendiğinden haftalık, aylık planları olanaksız kılar. Özellikle anaokulu ve ilkokulun ilk aşamasında yıllık planlar yapılmaz. İleri yaş gruplarında tematik dönemlere ayrılan programlar uygulanabilir. Ortaokul ve lise için hazırlanan programlar öğretmene rehberlik etmesi için kullanılır. Öğretmenin Montessori eğitimindeki ana rolü, çocuğun gözlemlenmesi ve gelişiminin takibidir. Basamaklar arası geçişi takip ederek yeterlilik düzeyine göre sınayıcı etkinlik sağlamak öğretmenin vazifesidir. Öğretmenlerin en büyük özellikleri ise sabırları, sessizlikleri, gözlem yetenekleri ve pasiflikleridir. Montessori’de erken çocukluk döneminde sınıf mevcudunun 30’a kadar çıkartılması mümkün. Bu çoğumuza çok fazla gelecek hatta sınıftaki kaos ortamını düşündürecektir. 3-6 yaş aralığında 30 çocuğun çeşitli yaşlarda gruplaşarak aynı sınıfta bir Montessori öğretmeni ve asistanı ile beraber bulunması, öğretmenden beklenen pasifliğin  hangi düzeyde olduğunu vurgular niteliktedir. Çocukların bağımsızlıkları öğretmenin müdaheleden uzak durması ile sağlanır. Yetişkinler çocukların yeterli olmadığını düşünerek, onlara yardım etme çabası ile çocukların öğrenme fırsatlarını farkında olmadan sekteye uğratır. Gereksiz yardım sonucu yetişkine bağımlı hale gelen çocuk zamanla keşfetmekten vazgeçer.

 

Montessori eğitimini özel kılan unsurlar arasında mobilya ve öğrenim materyalleri de yer alır. Mobilyalar çocukların boyutlarına uygun, görüş mesafeleri göz önünde bulundurularak tasarlanır. Sınıf içi düzen çocukların uzanabilecekleri, kendi başlarına kullanabilecekleri eşyalarla oluşturulur. Materyaller çocukların taşıyabilecekleri kavrayabilecekleri yapıda tasarlanır. Öğretmen materyelleri çocukların gelişimlerine uygun olacak dönemlerde özel bir yolla sunar ve tanıtımını yapar. Materyalin raftan alınması ile başlayan sunum, kullanımının gösterilmesi ve  tekrar geri kaldırılması ile biter. Çocuğun materyal ile meşguliyeti kendi başına uzmanlaşma sağlayıncaya kadar devam eder. Materyaller günlük yaşamı yansıtarak, basitten karmaşığa doğru seçilir. Ayrıca doğal ve gerçek malzemelerin kullanımına özen gösterilir, örneğin plastik mutfak araç gereçler yerine gerçeklerinin küçük boy kullanımına, çocukların ‘mış’ gibi yapmaktansa gerçek etkinliklerde bulunmalarına yönelik çaba sarfedilir.

 

Alternatif eğitim metodları içerisinde en yaygın kullanılan Montessori eğitiminin bir bütün olarak ele alınması ideal olandır. Ancak anaokulu sonrasında üst kademe eğitim olanağının az olması çocukların ana akım eğitim sistemlerinde yerlerini almalarına sebeb olmaktadır. Öğrenilen bir çok beceri böylelikle zaman içerisinde sönmeye uğrar. Ödül ve ceza ile tanışılır, başarısızlık duygusu tadılır, kıyaslanma ve rekabetin varlığı öğrenilir. Dış disiplin ile karşılaşılır ve bir çok engel çıkar yollarına. Her hangi bir alternatif eğitimin amacına ulaşması için eğitim metodunun aile yaşantısı tarafından desteklenmesi ve tüm eğitim kademelerinde uygulanması gerekmektedir.

 

Kıbrıs’ımızda Montessori eğitimi anaokul düzeyinde verilmektedir. Özellikle İngilizce eğitim veren Bambini Montessori Nursery’i okul seçimi esnasında ziyaret etmenizi öneririm. Ev yaşantısından okul yaşantısına geçişi Montessori ilkeleri doğrultusunda gerçekleştirmek isteyen veliler için @bambinimontessoricyprus adresi izlenim edinmenize yardımcı olacaktır. Gerçek bir Montessori eğitimi çocuklarımız için bir hediyedir.

 

@campcyprus