Çocuklar ve Şiddet

Psikolog Bleda Tilki

Şiddet, bir kişi üzerinde kurulan gücün ve kontrolün her türlü olumsuz yansımasıdır. Şiddet; fiziksel, cinsel veya psikolojik şekilde olabilir.

Fiziksel şiddet; vurma, itme, sarsma gibi eylemleri içerir. Cinsel şiddet ise; her türlü zorla yapılan cinsel içerikli hareketlerdir. Psikolojik şiddet; hakaret, özgüven kırmak, alay etmek, umursamamak gibi hareketleri içerebilir. Özellikle psikolojik şiddet her şiddet türünde görülür. Yani fiziksel şiddete uğrayan bir bireyin psikolojik şiddete  uğramaması kaçınılmazdır. Fiziksel şiddetin neden olduğu duygusal travmanın, fiziksel yaralar kadar çabuk iyileşmediği de bilinen bir diğer gerçektir.

Biz yetişkinler şiddeti farklı yorumlayabilirken, bu şiddet algısı çocuklarda daha yıkıcı etkilere sahiptir. Sadece şiddetin herhangi bir türünün doğrudan çocuğa uygulanması gerekmeden ev içerisinde ebeveynler arasında şahit olduğu şiddet de çocuğun algısını yeniden şekillendirebilir. Çocukta meydana gelen psikolojik zarar ise ergenlikte başlayıp yetişkinlik hayatında devam eder.

Öncelikle ev içindeki şiddete şahit olmaya başlayan çocuk ‘model alma’ ile şiddeti normalleştirmeye başlayabilir. Özellikle, on iki yaşın altındaki çocuklar şahit oldukları şiddet türlerini doğru yorumlayamazlar. En yakınlarındaki kişilerin şiddet uyguladığını gören çocuklar, şiddetin normal ve uygulanabilir olduğu mesajını alırlar. Çoğu ebeveyn çocuğun şiddetten etkilenmeyeceğini ya da çocuğun yaşadıklarını unutacağını düşünse de, çocuklar unutmazlar.

Aile içinde şiddet gören çocukların, diğer çocuklara nazaran daha yüksek düzeyde duygusal ve davranışsal sorunlarının olduğu da bilinen başka bir gerçektir. Ebeveynlerin birbirlerine uyguladığı şiddet yanında, şefkatten yoksun, ebeveyni ile sürekli bir çatışma ortamında büyüyen, ebeveynin aşırı baskı ve dayağı altında yetişen çocukların şiddet uygulamaya daha meyilli oldukları gözlenmiştir.

İnsanın en temel ihtiyaçlarından biri olan sevgi yerine öfke, olumlu temas yerine şiddet veya ihmali deneyimleyen çocuklar muhtemelen ‘sevgi ve temas’ kavramlarını farklı değerlendirecekler ve doğru iletişimin, sorun çözme becerisinin, etkili kontrolün, hedefine ulaşma arzusunun şiddetle sağlanabileceği inancı ile kimlik gelişimlerini tamamlayarak hem okul çağında  hem de yetişkinliklerinde şiddet uygulayıcısına veya şiddet gören bir bireye dönüşeceklerdir.

Bunlar yanında, çocuk yetiştirirken, doğru verildiği sanılan bazı yanlış mesajlar vardır; mesela şiddet göstererek oyuncağını kıran veya başka bir arkadaşına vuran çocuğa aynı şekilde öfke, kızma, dövme, bağırma gibi davranışları sergilemek gibi. Bu yapıldığı zaman yukarıda bahsedilen ‘problem çözme’ algısı ‘şiddeti bile şiddet ile çözme bilinci’ olarak oluşturulur. Veya, yine okul çağındaki çocuğumuzun zorbalıklara karşı kendini savunmasını ona öğretirken ‘sen de git vur’ gibi karşılıklar vermemiz, çocuğa problem çözmeyi değil öç almayı öğreten deneyimlerdir.

Ev içindeki şiddet yerine, ev içi sorun çözmeye şahit olan çocuklar, kızgınlık, öfke, umutsuzluk, korku vb. olumsuz duyguların var olabileceği, bunları hissetmenin tıpkı gülmek, çoşmak, heyecanlanmak, umutlanmak gibi olumlu duygular kadar doğal ve yaşanması gereken duygular olduğunu öğrenmeye başlarlar. Hissettikleri olumsuz duyguların yerine şiddeti koyarak problemleri çözemeyceklerini anlamaya başlarlar.

Eğer kontrolünüzü kaybedip istemediğiniz bir şeyi öfkeyle çocuğunuza söylerseniz özür dilemenin gücünü kullanmanız önemlidir. Bu şekilde çocuğunuz, siz yetişkinlerin de hata yapabileceğini, bunu açıklayabileceklerini ve telafi etmeye çalışacaklarını görür. Olumsuz davranışları değil, olumlu davranışları pekiştirmek burada çok önemlidir. Siz olumlu davranışı destekledikçe bu davranışlar çoğalacaktır.

Elbette ki ‘şiddetsizlik’ sadece ev içerisinde sağlanabilecek bir olgu değildir. Hem ebeveynlerin hem de toplumun şiddetle mücadelesi sürmelidir. Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin sağlanabileceği eğitim sistemi, kadın, erkek, lgbti+ bireylerin eşit ve adaletli haklara sahip olması gerekliliği gibi toplumsal dönüşüme ışık tutan değişimler, aile içinde oluşacan şiddeti de engelleyecektir.