Erlend Loe

Doç. Dr. Erdem Yılmaz

Erlend Loe 1969 yılında doğmuş Norveçli bir yazar. Sinema ve edebiyat eğitimi almış.

 

İlk romanını 24 yaşında yazan yazar uluslararası alanda ve Norveç’te büyük başarılar ve ödüller kazanmış. Bu kitabında olduğu gibi diğer eserlerinde de sert bir şekilde modern insan ve kültür eleştirisi yaptığı belirtilmekte.

 

 

Mal Sayımı (Vareopptelling 2013)

Erlend Loe (1969, 55y)

Çeviren: Dilek Başak

Bu kitap Erlend Loe’ nun okuduğum ilk kitabı. Kafası çok değişik çalışan ve ilginç bir yazarla karşı karşıyayım. Tüm kitaplarını okuma isteği uyandırdı bende. 1970’ li yıllarda orkideler, yusufçuğun kanatlarındaki desenler ve hiç gitmediği şehirlerin havaları üzerine kırılgan şiirler yazan Nina Faber adlı sıradışı bir şair baş rolde.

Kavgalı olduğu bir oğul, dargın olduğu dostları ve hayal kırıklığıyla özetlenebilen hızlı bir hayat sonucu dibe vuruş.. Sonrasında çalışma bursu bulması, bir seneden uzun İstanbul deneyimiyle yıllar sonra ortaya çıkan yeni şiir kitabı derlemesini çıkarması ve 65 yıllık hayat neticesinde şairin gelişen olaylara tepkileri anlatılmakta.

 

Romanda eskiye göre ciddi şekilde değişen yayın süreci mekanizmaları, yeni ortaya çıkan departmanlar, bu departmanlarda çalışan kalabalık ve çok da ehil olmayan eleştirmenler sert bir şekilde, biraz da uca çekerek eleştiriliyor.

 

Hayata kısmen küsmüş ve kısmen de kontrolünü kaybetmiş şairimiz, kendine yapılan haksız eleştiri ve uygunsuz reaksiyonlara dibe vurmanın getirdiği yıkıcı güçle karşılık vermeden edemiyor.

 

Sanatı hayatının merkezine almış bir çok profesyonelin deneyimlediği süreç özetlenmiş cümlelerinde. ‘Yaş ve deneyimle birlikte mükemmellik ve huzurun da geleceğine inandı ama tam tersi daha çok stres ve giderek artan bir işi becerememe hali geldi’ cümlesiyle damıtılmış tüm yaşanılan süreç.

 

Kısır döngü haline gelen çabalar ve başarısızlık, zamanla azalması gereken ‘bir şeyleri ispatlamak gerektiği duygusunu’ giderek kuvvetlendirerek hiç beklenmeyen tepkilerin gelişmesine şahit oluyoruz. Şairin tepkilerinin kendisine haksızlık yaptığını saptadığı kişilere planlı bir şekilde olmasa da ceza kesme ve intikam alma raddesine kadar ilerleyebildiği gösteriliyor.

 

Kurmaca da olsa günümüz yayın sistemi ve dayanaksız eleştiri kültürü bir nevi cezalandırılsa da bu süreçten kaçınılmaz bir şekilde ağır yaraları olan sistem kurbanı şairimiz de payını büyük ölçüde alıyor.

 

Yazarın birkaç güzel cümlesiyle yazımızı bitirelim. Hayat yaşamaya değer, okuyarak durmadan gelişme dileğiyle..

 

..biraz rahatlamanın senin de hakkın olduğunu anlamaya başlamalısın, bırak şu yazma stresini, hiçbir şey ispatlamak zorunda değilsin..

 

..On on beş yıldan önce kimin aptal olduğu belli olmuyordu..

 

..beni çileden çıkaran, senin bir hiç olman değil çünkü çoğu insan öyle, ama birkaç tane oğlan kitabı okudun diye aklının ermediği her konuda fikir beyan etmeye hakkının olduğuna inanman..

 

..Kulpe’ ye ne kadar aptalın önde gideni olduğunu göstermezse ona fenalık etmiş olacağını düşünüyordu..

 

..Celan’ı bilmiyorsan edebiyat hakkında konuşamazsın..

 

..sen rüzgarda bir yapraksın..

 

..müzik onu içine aldı.. uzun süredir bunun özlemini çekiyordu..

 

..ilkin pek çok şeyim vardı. sonra azaldı..