Anne Karnından Ergenliğe… – 1

Uzman Diyetisyen Selen Teksoy Tamel

 

Daha önceki birçok yazımda beslenmenin anne karnında başlayıp hayat boyu devam eden bir süreç olduğundan bahsetmiştim. Bu süreçte yeterli ve dengeli beslenmenin olumlu sonuçlarından bahsederken beslenmenin yanlış zaman ve miktarda ve doğru kalitede olmamasının olumsuz sonuçlarından da bahsetmiştik. Gelin bir de anne karnından ergenliğe kadar olan süreçte yapılmaması gereken 10 maddeye bir göz atalım. Bu yazımı tek seferde anlatmam mümkün değildir. Dolayısı ile üç bölüme ayırmaya karar verdim.

 

Birinci bölümde anne karnından sofraya oturduğu döneme kadar olan kısım, ikinci bölüm ilk okul tecrübesinin olduğu dönemden başlayıp ilkokul çağında dikkat edilecekler ve son bölüm ise artık ergenliğe adım attığında bizleri bekleyen beslenme sorunları ve bunları çözme yollarının neler olacağı ile ilgi olacaktır.

 

Aslında beslenme alışkanlıklarının anne karnında ilk andan itibaren başlayarak doğum sonrası, çocukluk ve ergenlik dönemine gelene kadarki süreçte şekillenmekte olduğunu biliyoruz ve ergenlik dönemine kadar şekillenen beslenme tarzı yaşam boyu çocuklarımızı etkilemektedir.

 

Şu da bir gerçek ki yapılan beslenme hataları birçok hastalığın ortaya çıkmasında da bir etken olarak görülmektedir.

 

Sağlıklı bir gelecek için beslenme tarzımızda hatta yaşam tarzımızda yapılabilecek olan değiştirilecekleri yapmaya hazırsanız başlayalım.

 

  1. HAMİLELİK SÜRECİNDE BESLENME

 

Anne karnında ilk andan itibaren başlayan beslenme serüveninden bahsettiğimize göre bu noktada anne hamilelik öncesinde doğru beslenme alışkanlıklarına sahip değilse bile hamilelik sürecinin başlaması ile birlikte beslenme şekline dikkat etmesi gerekmektedir. Bunun için de doğru bilgiyi doğru yerden almak büyük önem taşımaktadır.

 

Arkadaştan, televizyon programlarından, sosyal medyadan vs. değil de bir beslenme uzmanından kişiye özel programlarla bebeğimizi doğru şekilde beslemek mümkündür.

 

Beslenme programları kişiye özel olmalı çünkü herkesin metabolizması farklı ve her besin her bireyde farklı etki yapmaktadır. Bunu parmak izi gibi düşünmeniz işin ciddiyetini anlamak anlamında yardımcı olacaktır.

 

  1. MUCİZE BESİN ANNE SÜTÜ

 

Her zaman dile getirdiğim bir noktayı tekrarlamak isterim. Sadece bir tek besin ile sağlığa kavuşmak veya tek bir yiyecekle sağlığın bozulması gibi bir durum söz konusu değildir. Yani hiçbir besin tek başına felaket veya tek başına mucize yaratamaz. Ama anne sütüne baktığımızda bütün ezberleri bozan bir durum söz konusudur. Kesinlikle yaşam boyu mucize besin nedir diye sorsanız cevabım net olur. “ANNE SÜTÜ”.

 

Bundan dolayı emzirebilen her annenin bebeğini ilk altı ay sadece anne sütü ile beslemesi gerektiğini söylüyoruz. Ayrıca burada ilave etmem gereken diğer önemli konu ise çok büyük bir problem olmadığı sürece her annenin sütü bebeğine yetecek kadar vücut tarafından üretilebiliyor olduğudur.  Tabi ki burada da birçok faktör anne sütünün miktarına ve kalitesine etki etmektedir. Bunların başında birçok şeyde olduğu gibi psikoloji ve diğer noktada da sütün miktarını ve kalitesini etkileyen beslenme şekli ve sıvı tüketimi gelmektedir.

 

Literatürde ilk altı ay sadece anne sütü deniliyor ancak doktorunuz tarafından anne sütünün bebeğin büyümesi için yeterli olmadığını sonucuna varıldıysa o zaman bebeğiniz için uygun olan takviye mamalarla devam edilmesi bebeğinizin büyüme ve gelişmesi açısından büyük önem taşımaktadır. Burada da doktorunuz ve diyetisyeniniz ile birlikte bebeğe iyi gelen mamaya ve miktarına karar vermek ve anne sütünün devam ettiği durumda anne sütüne destek olup bebeğinizin büyümesine yardımcı olmak önemlidir.

 

  1. EK GIDAYA GEÇİŞ;

 

İlk altı ay tek başına anne sütü yeterli olmaktadır. Ancak devamında anne sütüne takviye olacak ek gıdalara geçiş yapılmalıdır. Burada önemli bir nokta ek gıdaya geçişin doğru zamanda ve doğru besin seçimi ile oluşu fayda sağlarken zamanından önce ek gıdaya geçiş veya ek gıdaya geçişte besinin yanlış seçimi hatta ilk besin tanıtımını yaparken miktarının fazla oluşu bebeğin sağlığını olumsuz yönde etkilemektedir.

 

Bebeğin her ay büyüme ve gelişmesi ile birlikte sindirim sisteminde belli başlı enzimler aktif hale geçmekte ve besinin parçalanmasına ve sindirilmesine destek sağlamaktadır. Yanlış zamanda yanlış bir besinin vücutta oluşu sindirim güçlüğü, gaz problemi, allerjen reaksiyonlar ve daha birçok olumsuzlukla karşı karşıya kalmanızı sağlayabilmektedir.

 

  1. SOFRADA KEYİF

 

Aslında literatür bebeklerin dokuzuncu aydan itibaren aile sofrasına oturmasını tavsiye eder ve doğru pişirme yöntemi ile tuz ilavesi yapılmaksızın pişirilmiş bebeğinizin ayına uygun besinlerin olduğu bir tabakla sofrada aile ile birlikte olması sağlıklı beslenme alışkanlıklarını kazanabilmesinde ve özgüvenini artırmada büyük önem taşımaktadır. Burada tekrar tekrar vurgulamak isterim ki bebeğinizin ayına uygun, onun yiyebileceği besinlerin olduğu bir tabağın önünde olması çok önemli bir noktadır. Kendi yemeğinizi gerek pişirme yöntemi açısından gerekse tuz açısından bebeğinize uygun değilse “canı çekmiştir”, “yemezse… olur” gibi batıl inanışlarla ona tattırmayın. Bebeğinize iyilik yapmaya çalışıyor olduğunuzu düşünseniz bile onun için olumsuz sonuçlar doğurmasına sebep olabilirsiniz. Bu olumsuz sonuçların başında eğer ayına uygun bir besin değil ise vücudunda olumsuz tepkiler olabilir gaz, şişkinlik veya ishal gibi durumlarla karşı karşıya kalabilirsiniz. Yaşanabilecek diğer olumsuzluk ise kendi yemeğini reddedip sizlerin yemeklerinizi yeme isteğinde olabilecek olmasıdır.

 

Bebeğinizin anne karnında dördüncü aydan itibaren tat reseptörlerinin gelişmeye başladığını ve annenin yediklerine bağlı olarak farklı tatları öğrendiğini biliyor muydunuz? Bu da demek oluyor ki bebeğiniz doğduğunda damak zevkleri vardır. Ama tabi ki her şey daha bitmiş değildir. Besinlerle tanışma noktasında bu tat alma duyusu şekillenir ve deyim yerinde ise küçük birer gurmeye dönüşürler. İşte tam da bu sebepten dolayı bebeğinize tanıtacağınız besinin pişirme şekli, tuz miktarı vs. büyük önem taşımaktadır. Bu da sanırım kendi yemeğinizi bebeğinizle paylaşmamanızın neden bu kadar önemli olduğunu anlatıyor.

 

Bu yazı serisinin ilk bölümünü mümkün olduğunca özetlemeye çalıştım. Bir sonraki ay ilk okul günü ile başlayan serüvende beslenme ile oluşabilecek sorunlar ve çözümlerine yönelik yazımda görüşmek üzere sağlıkla kalın…