Türkiye Obezitede Avrupa Birincisi

Temiz Atık Derneği Başkanı

Esra Kara

 

Dünya Sağlık örgütünden ülkemize kötü haber geldi. Açıkçası bu kadarını biz de beklemiyorduk.

 

Tablo ürkütücü. %32,1’lik oranla Avrupa’nın en obez ülkesiyiz.

 

Yapılan araştırmalar gelir seviyesi düştükçe obezite oranının arttığını söylüyor.

 

Obezitede Avrupa üçüncüsü olan Birleşik Krallık için durum tam da anlatıldığı gibi olabilir. Zira düşük gelirli bir kişi oradaki süpermarkete gittiğinde alabileceği en ucuz şeylerin listesi bellidir. Ancak bizde durum aynı değil.

 

Nedenini söyleyeyim: Oradaki en ucuz yiyecekler en kalorili yiyeceklerdir (Donat, konserve gıdalar, sandviç, abur-cubur, gazlı içecekler vb.) ve tüm bunlar ülkemizde ucuz olmayan ürünlerdir. O yüzden yapılan yabancı araştırmalar bizdeki gerçeklikle örtüşmeyebilir.

 

Gelin biz konuya farklı yerden yaklaşalım ve bir başka listeyi sorgulayalım.

 

TÜRKİYE EKMEK TÜKETİMİNDE AVRUPA BİRİNCİSİ

 

İşte size diğer birinciliğimiz. Bu birincilik obezite şampiyonluğumuzu destekler nitelikte.

 

Almanların üç bini aşkın ekmek çeşitliliği varken listede 7. sırada olması,

 

Fransa’nın ekmekte namının dünyaya yayılmış olması,

 

İtalya’da altın ekmek olarak bilinen Pandora ekmeğinin Noel zamanında evlere hediye niyetiyle gönderilmesi,

 

Belçika’nın ekmeği çikolatayla buluşturması,

 

Rusya’da bir deyiş olan “Ekmek her şeyin başıdır” sözü bile geçemedi bizi.

 

Neden biliyor musunuz?

 

Çünkü biz pilavın yanında ekmek yiyoruz.

 

Çünkü biz makarnanın yanında ekmek yiyoruz.

Çünkü biz mantının yanında ekmek yiyoruz.

 

Çünkü biz yarım ekmek arasına çeyrek ekmek koyup yiyoruz.

 

BİZ EKMEK YİYORUZ.

 

İstatistik verilere bakarsak kişi başına yılda tükettiğimiz ekmek 104 kilogram civarında (Gıda israfında da şampiyonumuz ekmek. Günde yaklaşık 95 milyon ekmek üretilen ülkemizde ürettiğimiz ekmeklerin 6 milyona yakını çöpe gidiyor).

 

Çöpe gönderdiklerimizin %17’sini ekmek atıklarımız oluşturuyor.

 

Ekmek arası dediğimiz yiyeceklerin listesi uzun. Balık-ekmek, köfte-ekmek, sucuk-ekmek, ciğer-ekmek, sosis-ekmek…

 

Rus salatasını bile ekmek arası yiyoruz. Kebabımız pide arası, dönerimiz ekmek arası, patatesimiz ekmek arası, çoğu şeyimiz ekmek arası…

 

Ekmek arası olmayan yiyeceklerimizi de pilavla yiyoruz. Asyalılar gibi buharlı, yağ kullanılmayan tencerelerde pişenlerden de değil üstelik.

 

Tereyağlı pilavımız var. Margarinli pilavımız var.

 

Sağlıklı diyerek “Bir çay bardağı kadar” şeklinde ölçü bildirdiğimiz zeytinyağlı pilavımız var. Bunlar neden kilo yapmasın ki? Kuru fasulyeyi ekmeksiz ya da pilavsız yiyen kaç kişi var? Ya da nohutu? Yok değil mi? Öyleyse yeme alışkanlıklarımızı tekrar gözden geçirmemiz gerekir.

 

“Temiz Atık Derneğinin bu konuyla ne alakası var?” sorusu gelirse ona da hemen cevap verelim:

 

Temiz Atık Derneği israfın karşısındadır. Yani gereğinden fazla olan her-tür-tüketime karşıyız. Buna yediklerimiz de dahil. Yiyeceğimiz kadarını tabağımıza alırsak, yemeklerimizi küçük porsiyonlarda yaparsak, mevsimsel beslenirsek, çatlayana kadar değil, yeterli miktarda doyana kadar yersek işte o zaman dünyadaki açlık da azalır, israf da azalır, kaynak kullanımı da azalır.

 

Ne doğayı gereksiz yere sömürelim ne de kendimizi yok yere hasta edelim.

 

Tüketime karşı olan insan kendisine şifa olabilir ve kendisine şifa olan insan doğaya şifa olabilir.

 

Doğa da bunu karşılıksız bırakmaz ve hepimizi ödüllendirebilir.

 

Sağlıkla kalın.