Çöl Çiçekleri

Temiz Atık Derneği Başkanı

Esra Kara

Bir süredir Şili’nin Atacama Çölüne atılan tekstil yığınlarıyla ilgili haberleri takip ediyorum.

 

Durum gerçekten de vahim ancak şimdilik.

 

Tekstil geri dönüşümüyle ilgili global anlamda altyapılar kurulmadıkça, vatandaş tekstil tüketimi hususunda bilinçlenmedikçe, hazır giyim firmalarının üretimleri dizginlenmediği ve belli sınırlamaların getirilmediği sürece durum daha da vahim boyutlara ulaşacaktır.

 

Modaya duyduğumuz küresel eğilimle beraber, tüketicilerin 20 yıl öncesine göre iki — üç kat daha fazla kıyafet aldığı, sürekli değişen trendlerin neticesinde tekstil ürünlerinin kullanım sürelerinin de azaldığını hesaba katarsak, tekstil sektörünün dünyaya bıraktığı olumsuz ayak izinin arttığını söyleyebiliriz.

 

Dünyadaki su israfının %20’sinin tekstil kaynaklı olduğu bilinmektedir.

 

Diğer bir deyişle tekstil sektörü yer altı ve yer üstü su kaynaklarımızı kullanarak yılda 73 milyar metreküp su tüketmektedir.

 

Tüm bu tüketim karşısında dünyada yıllık ortalama 92 milyon ton tekstil  atığı oluşmaktadır.

 

Peki bu atıklar nereye gidiyor?

 

Lokasyonlardan biri Atacama Çölü.

 

Haberlere göre her yıl yaklaşık 59 bin ton ikinci el veya satılmamış kıyafet (depo ürünü) Çin veya Bangladeş’ten yola çıkıp Avrupa, Asya ve ABD’den geçtikten sonra Şili’deki Lquique Limanına ulaşıyor.

 

Latin Amerika’da satışa sunulması beklenen bu tekstil atıkları gerekli gümrük vergilerinin ödenmemesi durumunda uzun süre limanda kalıyor.

 

Sonrasını biliyoruz.

 

Sonrasında o atıklar çölün renkli çiçekleri oluyor.

 

Peki belediyeler bu atıkları neden kendi çöp sahalarına kabul etmiyor?

 

Onun da cevabı var. Tekstil atıkları uzun süre toprakta çözünemediği ve kimyasal içerdiği için belediyeler bu atıkları sahiplenmek istemiyor.

 

Peki bu atıklardan nasıl kurtuluruz?

 

Gelişmiş ülkeler yıllardır kiliselere ve hayır kurumlarına bağış yapmakta ancak buralar da ağzına kadar tekstil ürünüyle dolu.

 

Demek ki bağış çözüm değil.

 

Tekstil geri dönüşümü çözüm olabilir. Ne mutlu ki ülkemiz tekstil geri dönüşümünde iyi bir noktada.

 

Diğer ülkeler de kendi tekstil atıklarını geri dönüştürebilirler ancak her tekstil atığının geri dönüşemediğini hesaba katarsak tekstil geri dönüşümü de tek başına yeterli olmayacaktır.

 

Hal böyle olunca üretici firmaların %100 geri dönüşebilen ürünler üretmeleri çözüm olabilir. Ve tabi en başta vatandaşın alma dürtüsünü frenlemesi, ihtiyacı kadarını alması ve geri dönüştürülebilen ürünler tercih etmesi çözüm olabilir.

 

Bizlerin bilmediği ölü depo ürünler (satışa sunulmamış ürünler) geri dönüştürülebilir.

 

İkinci el satış siteleri arttırılabilir.

 

Belediyemize kıyafetlerimizin satışı için yer talebinde bulunabilir, lokal bir takas grubu oluşturabiliriz. 

 

Her beş dakikada bir çöp sahasına gönderdiğimiz 10 bin parça kıyafet, önlemler alınırsa azalır, alınmazsa çoğalır.

 

Seçim bizim.

 

Yıllık değeri 150 milyon dolar olan tekstil ürünlerimizi çöpe atmaya devam edersek paramız ziyan olmaya devam eder ya da tasarrufa gideriz, seçim bizim.

 

Bir tekstil ürününün ömrünü yalnızca %10, yani üç ay daha uzatmak, çevresel ayak izinde 3 milyon ton daha az karbondioksit salınımı, 600 metreküp daha az su tüketimi ve 150.000 daha az atık üretimi gibi önemli etkiler sağlayabilir.

Bir kıyafetin giyim süresinin iki katına çıkarılması durumunda ise sera gazı emisyonunun %44 oranında azalacağı öngörülmektedir.

 

Sürdürülebilir tüketici davranışlarını oluşturabilecek, geliştirebilecek ve tekstil ürünlerinin bilinçli kullanımının sağlanmasında fikir üretebilecek, ürünleri daha uzun süre kullanılabilir hale getirilmesinde katkısı olacak kişiler başka sektörlerden değil, moda sektöründen çıkacak kişilerle mümkündür. Bu kişiler sayesinde 2030 yılına kadar karbondioksit salınımı 186 milyon ton, sera gazı emisyonu yaklaşık olarak 143 milyon ton azaltılabilir.