Kekemelik

Odyolog, Dil, Konuşma ve İşitme Uzmanı

Irmak Arcan

 

Kekemelik Tanımı

 

Kekemelik çocukluk çağında ortaya çıkan, normal konuşma akıcılığında bozulmaya neden olan ve bireyler arası iletişimi etkileyen bir konuşma bozukluğudur.

 

Kekeleyen bireyler ne söylemek istediklerini bilmelerine rağmen bunu söylemekte zorluk yaşarlar. Örneğin,  bir kelimeyi söylerken istemsiz olarak kelimeyi tekrar edebilirler (anne-anne-anne), kelime içerisindeki sesleri (Yaaaarın) uzatabilirler veya heceleri (O-o-o-o-okula gittim) tekrar edebilirler, konuşmaya başlarken veya konuşma sırasında duraklayabilirler.

 

Konuşma ile ilgili semptomlara ek olarak, kekeleyen bireylerde iletişim kurarken hızlı göz kırpma, yüz buruşturma, titreme veya el-ayak vurma gibi ikincil davranışlar görülebilmektedir.

Kekemeliğin Seyri

 

Kekemelik genellikle 2 ile 6 yaş arasında ortaya çıkabilir, yavaş yavaş artış gösterebilir veya aniden başlayabilir.

 

Kekemelikte cinsiyet farkına bakıldığında kız-erkek oranı 1:4’dür ve erkek çocuklarda daha ağır seyreder.

 

Kekemeliğin seyri, edinilmiş kekemelik ve gelişimsel kekemelik olarak incelenmektedir.

 

Edinilmiş Kekemelik

 

Edinilmiş kekemelik gelişimsel kekemeliğe kıyasla oldukça nadir görülmekte olup, kafa travması, iskemik ataklar, travmatik beyin hasarı ve parkinson gibi nedenlere bağlı olarak genellikle yetişkinlik döneminde görülen bir akıcılık bozukluğudur.

 

Gelişimsel Kekemelik

 

En yaygın görülen kekemelik olup genellikle okul öncesi yıllarda ortaya çıkmakta ve ileri yaşlarda da devam edebilmektedir.

 

Gelişimsel kekemelik genellikle 2-4 yaş arasında başlar. Bu yaş grubundaki çocuklarda kekemelik görülme oranı %5’tir. Bu yaş aralığında kekemelik yaşayan çocukların %75-80’i ise herhangi bir terapiye gerek kalmadan kendiliğinden iyileşir.

 

Kendiliğinden iyileşmenin en yüksek oranda gerçekleştiği dönem kekemeliğin başlamasından itibaren ilk 6-12 aydır.

 

Kekemelik başlangıcından 6-12 ay sonra kekemelik devam ediyorsa veya artış gösteriyorsa kendiliğinden iyileşme ihtimali azalmaktadır.

 

8 yaş sonrasında halen kekeleyenlerin ise kendiliğinden iyileşme ihtimallerinin oldukça düşük olduğu bilinmektedir.

 

Kekemeliğin Nedenleri

 

Günümüzde kekemeliğin nedenleri henüz tam olarak bilinmemekle birlikte nedenine ilişkin pek çok farklı görüş mevcuttur. Bunların hiçbiri kesin ve net bir şekilde kekemeliğin nedenini ortaya koyamamasına rağmen, kekemeliğin herhangi bir fiziksel yetersizlikten kaynaklanmadığı, herhangi bir kaza, korku, şok gibi duygusal problemlerden  veya psikolojik nedenlerden dolayı da ortaya çıkmadığı bilimsel olarak kabul edilen gerçekler arasındadır. Fakat duygusal veya Psikolojik faktörler, kekemeliğe yatkınlığı olan (ailesinde de kekemelik hikayesi olan) kişilerde tetikleyici bir rol oynayabilir. Ancak doğrudan doğruya kekemeliğin sebepleri değildir.

 

Son zamanlarda kekemeliğin nedenine ilişkin yapılan araştırmalar, kekemeliğin genetik, motor, nörolojik (yani daha çok beynin çalışma sisteminden) ve çevresel faktörlerin etkilediği çoklu nedenlere dayalı nörogelişimsel bir bozukluk olduğu üzerine odaklanmaktadır.

 

Genetik nedenler

 

Kekeleyen bireylerin çoğunun yakın ya da uzak akrabalarında da kekemelik görülmektedir. Ancak, ailesinde hiç kekemelik öyküsü olmayan kekeme bireyler de vardır. Dolayısıyla kekemelik, çoklu nedenlere dayalı olup, yalnızca genetik nedenlerden kaynaklanmamaktadır.

 

Motor nedenler

 

Kekeleyen bireylerin özellikle konuşma organlarının motor planlamasına ilişkin güçlük yaşadıkları bilinmektedir

 

Nörolojik nedenler

 

Kekeleyen bireylerin beyin yapı ve işleyişinde farklılıklar olduğu nörogörüntüleme çalışmaları ile kanıtlanmıştır.

 

Çevresel faktörler

 

Kekeleyen çocukların duygusal olarak hassas ve tepkisel olduğu, negatif duygularının daha yoğun olduğu, duygularını kontrol etmede güçlükleri olduğu, kaygı düzeylerinin yüksek olduğu, mükemmeliyetçilik ve çekingenlik özellikleri sergilediklerine ilişkin araştırma sonuçları da mevcuttur.

 

Kekemelik Terapisi

 

Günümüzde kekemelik terapisinde bir çok teknik kullanılmaktadır.

Terapide kullanılacak olan teknikler, çocuğun kekemeliğinin türüne, farkındalığına ve yaşına göre belirlenir. Fakat genel olarak kekemelik problemi yaşayan bireylerde uygulanan konuşma terapilerinde amaç, konuşmanın akıcılığını arttırmak ve iletişimi kolaylaştırmaktır.

 

Erken Çocukluk Döneminde Kekemelik Terapisi

 

Özellikle okul öncesindeki çocuklar için hem ebeveyn merkezli hem de çocuk merkezli stratejiler bir arada kullanılmaktadır.

 

Aile odaklı terapilerde hedef, ebeveynle aktif çalışarak çocuğun takılmalarını azaltmaktır.

 

Ebeveynler çocuklarının akıcı konuşmalarına yardım etmek amacıyla kendi konuşma modellerini değiştirebilirler.

 

Kullanılan yöntemler arasında; ailelerin alıştıkları hızdan daha yavaş konuşmaları, sözcükler arası duraksama, çocuklar üzerinde zaman baskısını azaltma, kekemeliğe karşı olumsuz tepki vermemek, sık soru sormak yerine soru kalıplarını değiştirmek; merak ediyorum, düşünüyorum gibi düşünce kalıpları kullanmak.

 

Okul Çağında Kekemelik Terapisi

 

Okul çağındaki çocuklar için genellikle çocuk merkezli stratejiler kullanılmaktadır. Bu dönemde kekemelik terapisinin amacı kekeleyen kişinin kendi konuşması üzerinde kontrol sağlama becerisinin geliştirilmesidir.

 

Okul çağındaki çocuklarda kullanılan çocuk odaklı terapi yönteminde ise izlenen terapi sırası; farkındalık yaratma, konuşmanın yeniden düzenlenmesi ve genellenmesidir.

 

Farkındalık aşamasında; çocuklarla kekemeliğin doğası, kendi kekemelik düzeyleri ve kekemeliğe karşı duyarlılığı azaltma çalışılmaktadır.

 

Konuşmanın yeniden düzenlenmesi aşamasında pek çok farklı terapi yöntemleri kullanılmaktadır. Bunlar; akıcılığın şekillendirilmesi, kekemeliğin modifikasyonu ve bütünleştirici yaklaşımlardır (akıcılık şekillendirme-kekemeliğin modifikasyonu).

 

Akıcılığın şekillendirilmesi en sık kullanılan yöntemlerden biridir ve bu yöntemde hedef, yeni bir konuşma şekli öğretilerek akıcı olmayan konuşmayı akıcı konuşma ile değiştirmektir. Kekemeliğin modifikasyonu yönteminde ise hedef, bireyin kekemeliği ve verdiği tepkileri düzenlemektir. Bu yöntemde genellikle tipik duyarsızlaştırma ve kendine güven eğitimi ile kekemeliği azaltma çalışılmaktadır. Bütünleştirici yaklaşım, akıcılığı şekillendirme ve kekemeliğin modifikasyonu yöntemlerinin birlikte kullanıldığı bir yöntemdir.

 

Genel olarak hem yetişkinlerde hem de çocuklarda kekemeliği kontrol altına almak ve azaltmak mümkündür. Çocuk hangi yaşta olursa olsun, kekemelik ortaya çıktığı anda zaman kaybedilmeden kekemeliğin değerlendirilmesi yapılmalıdır ve geç kalınmadan terapiye başlanılmalıdır.