Yasemin Tanpınar

Mine Avkıran Nur

ve Ferhat Atik

Medya Okuryazarlığını Bilincinin Önemi

İletişimci ve Yayın Yüksek Kurulu (YYK) Üyesi Yasemin Tanpınar, gerek medya okuryazarlığı gerekse internet teknolojilerini içine alan yeni medya okuryazarlığı hakkında Ailemiz Dergisi’ne önemli bilgiler verdi.

Yasemin Tanpınar, hem ebeveynlerin hem de çocukların medyayı doğru yorumlama konusunda bilinçlenmesinin önemli olduğuna dikkat çekerek, medya okuryazarlığı eğitiminin, disiplin başta olmak üzere ömür boyu sürecek doğru davranış kazandırdığını belirtti.

 

Yasemin Tanpınar, ayrıca medya okuryazarlığı eğitimi alan çocuk ve gençlerin, siber zorbalık tehditlerine karşı bilinçli bireyler olarak yollarına devam edeceklerini anımsattı.

 

Medya okuryazarlığı nedir? Bunun önemini nasıl anlatırsınız?

 

Medya okuryazarlığı, temel olarak, medya araçlarından gelen mesajları doğru anlama ve yorumlama yetisine sahip olmak amacıyla geliştirilmiş bir disiplindir.

 

Sanayi Devrimi sonrasında okuma-yazma nasıl kişisel eğitimin temeli olduysa, medya okuryazarlığını da günümüzün eğitiminin vazgeçilmez unsuru olarak görebiliriz.

 

Okuryazar olmayan bir kimsenin dünyayı, tarihi, geleceği anlamakta çekeceği tüm zorluklar, medya okuryazarı olmadan onlarca, hatta yüzlerce değişik kaynaktan bilgiye boğulan kişinin yaşayacağı zorluklarla aynıdır.

 

Medya okuryazarlığı eğitiminde, medyanın mesajlarına maruz kalan kullanıcı, ‘pasif’ ve ‘aktif’ olarak iki grupta değerlendirilir.

 

Pasif kullanıcı, sınırlı kaynaktan haber alan, yorumlama ve sorgulama konusunda zayıf kalabilen kullanıcıdır. Eğitimin temel amacı, her yaştan medya kullanıcısını pasiften, aktif hale dönüştürmektir.

 

Geçtiğimiz on yılda, internet teknolojilerinin hayatın her alanına ve her yaş grubuna akıl almaz bir hızla hakim olmasının ardından medya okur yazarlığının yeni bir dalından daha söz etmek mümkün hale geldi. ‘Yeni Medya Okuryazarlığı’ dediğimiz kavramı da internet kaynaklarından alınan bilginin anlamlandırılma aşamalarında kullanmak mümkün.

 

Hem çocuklarımızı, hem de ebeveynleri medyayı doğru yorumlama konusunda bilinçlendirmek, toplumumuzun geleceğine yapabileceğimiz en kolay, ancak en değerli yatırımlardan biridir. Daha ileri giderek söyleyebilirim ki, bunu bir önceki yüzyılın okuryazarlık seferberliği gibi görmek, eğitim hayatı sürecinde çocuklarımızı medya okuryazarı olarak eğitip gerçek dünyayla yüzleştirmek için çok önemlidir.

 

Neden çocuklara medya okur yazarlığı bilinci ve becerisi kazandırılmalıdır?

 

Medya organlarından alınan mesajlar, bireyin dünyayı algılamasını şekillendirir. Bu mesajları yorumlamakta ve anlamlandırmakta zorluk çeken kimseler, gerçek ve doğru bilgiye de ulaşamaz.

 

Medya okuryazarlığının düşük seviyede olduğu toplumlarda, özellikle çocuk ve ergen yaşta kullanıcıların yaşadığı önemli sorunlar; kaygı bozuklukları, öğrenmeye isteksizlik ve konsantrasyon sorunları, sosyal beceri geliştirmede gerilik, aynı zamanda bireysel çalışamama ve bağımlı olma, kendini ve çevresini ifade etmede zorlanma, agresiflik ve güdüsellik gibi önemli semptomlarla kendini göstermektedir.

 

Eleştirel bir yöntemle medya mesajlarını yorumlamakta zorluk çekmemek için gerekenleri şöyle sıralayabiliriz.

 

İlk önce erişim, yani günlük haberlere çok ve farklı kaynaklardan ulaşma imkanının olması önemli.

 

Birbiriyle çok farklı bilgi kaynaklarına ulaşabilmek, günün sonunda hangisinin daha tutarlı olduğunu bize gösterecek ve yavaş yavaş daha güvenilir haber kaynaklarımızı belirlemeye başlayabileceğiz.

 

Ayrıca bu medya kaynaklarının sahiplerini, yazar veya yayıncı kadrolarını, siyasi ve sosyal görüşlerini öğrenmek, her zaman bu yorumlamayı yapmakta yardımcı olacaktır. İkincisi, çözümleme ve değerlendirme, bu adımda ise haber ya da yorumlarda bize aslında söylenmeyen, ancak hissettirilen, belki ima edilen, müzik ya da görüntülerle desteklenen alt metinleri anlamayı başarmak. Biraz zaman alsa da gerekli pratikleri yaptıkça bu adım da kolaylaşacaktır.

 

En önemlisi ise üretme ve iletme. Bu adım, pasif medya kullanıcısının aktifleştiği noktadır.

 

Çok çeşitli haber kaynağından aldığı sayısız bilgiyi, kendi aklıyla yorumlayıp mümkün olduğunca gerçeğe en uygun haline getiren birey, bunu aynı medya organlarında servis etmeye hazırdır. Buraya kadar gelen adımlarda aksamalar olduğunda, bu son iletinin sağlıklı olamayacağı açıktır.  Sosyal medyada çığ gibi büyüyen dezenformasyon ve bilgi kirliliğinin temel nedeni, medya okuryazarlığı konusunda zayıf kimselerin doğru, güncel, gerekli olup olmadığına bakmaksızın sürekli ürettiği bu tür haberlerdir.

 

Gözlemlerinize dayanarak ülkemizdeki ebeveynlerin medya okur yazarlığı bilincini ne düzeyde görüyorsunuz?

 

Medya okuryazarlığı, toplumumuz için çok yeni bir kavram, ancak dünyada uzun yıllardır üzerinde çalışılan bir disiplin.

 

Geçtiğimiz yıllarda ülkemizde okul müfredatına giren medya okuryazarlığı, seçmeli ders olarak okutuluyor, yani gençlerimiz bu konuda az da olsa bilgi ve fikir sahibi. Ancak bir önceki jenerasyona denk gelen ailelerimiz, özel olarak ilgilerini çekmediyse bu konuda çok fazla bilgili olmayabilir.

 

Artık hayatlarımız değişti, anne babalar, hatta dedeler nineler de sosyal medyayı hayatın içinde çok yoğun olarak kullanıyor. Ve evdeki yetişkinler çocuklara bu konuda rehberlik etmekte en önemli figürler. Bu nedenle yetişkinlere yönelik medya okuryazarlığı eğitimi konusunu çok önemsiyorum, bu konudan bir şekilde haberdar olan tüm medya kullanıcılarının da bundan sonra medyaya farklı bir gözlükle bakmasını sağlamak için eğitim çalışmalarına biraz yoğunluk vermemiz gerektiğine inanıyorum.

 

Medya okur yazarlığı bilincinin artırılabilmesi adına ebeveynlere nasıl bir mesaj vermek istersiniz?

 

Açıkçası ben de bir anne olarak bu konuda edinebileceğimiz bilgilerin bir sonu olmadığını her gün kendime hatırlatıyorum. Çünkü kullandığımız teknoloji her gün yenileniyor. Biz, onun en yararlı kullanımı konusunda bilgi sahibi olmaya çalışırken, daha gelişmiş bir versiyonla tekrar karşımıza çıkıyor.

 

Bu konuda ebeveynler için en mantıklı davranış şekli, elden geldiğince teknolojiyi takip etmek, ailedeki çocuk ve genç bireylerin özel ilgi alanlarını paylaşmak için çaba göstermekle başlayabilir. Bu farkındalığı uygulamada toptan yasaklama türünden önlemlerin hiçbir zaman olumlu sonuç vermediğini biliyoruz, bunun yerine çocuğun medya okuryazarlığı eğitimi üzerine düşmek, ömür boyu sürecek bir doğru davranış kazandırmayla sonuçlanacaktır.

 

Ebeveynler, çocuk ve ergen kullanıcılar için, özellikle yeni medya okuryazarlığı konusunda yakın bir ilişki oluşturmaya özen göstermek zorunda.

 

Mobil cihazlarını kontrol edebileceğimiz bir düzen oluşturmak ve özellikle sosyal medyadaki hareketlerini takip etmek çok önemli, ancak bunları çocuğu bu eğitim sisteminin dışına atmadan yapmak, daha uzun süreli ve güven verici bir ilişki kurulmasını sağlayacaktır.

 

Genç medya kullanıcıları; kimlik, fotoğraf, video gibi özel bilgilerini kullanırken çok dikkatli olmaları gerektiğini, bunu yapmazlarsa uğrayabilecekleri siber zorbalık tehditlerini iyi öğrenmeli. Çocukların medya okuryazarlığı eğitiminin önemi burada yatıyor.

 

Küçük yaşlarda bu farkındalıkla tanışan çocuklar, ailesi kendisine yasak koymadan ya da sınır çizmeden de kendini medyanın yıpratıcı gücünden korumayı başarıyor.

 

Ebeveynlerin asla atlamaması gereken nokta ise, çocuğun davranışlarındaki ani değişiklikler.

 

Normalin dışındaki davranış tarzı, her zaman dikkatle izlenmesi gereken bir veri. Birdenbire gelişen depresif ruh hali, suskunluk ya da tam tersi agresif tavırlar, iştah kayıpları ya da aşırı yeme hali, kaçınma davranışları ve benzer dikkat çekici değişiklikler, her zaman takip edilmeli, gerekirse bir uzmana başvurulmalı.