Çocuklarda Besin Neofobisi

Uzman Diyetisyen

Selen Teksoy Tamel

Öncelikle neofobi nedir onu anlamakla başlayalım. Kısaca anlatmak gerekirse neofobi yenilik korkusu olarak bilinmektedir. Besin neofobisi de yeni ve farklı gıdaları

denemeye, bu gıdaları yemeye çekinme anlamına gelmektedir.

 

Günlük yaşamda tüketilen yiyecekler hayatın ilk yıllarındaki deneyim ve yaşam şartlarına göre belirlenmektedir. Bebeklik döneminde edinilen besin tercihleri ve beslenme alışkanlıkları yetişkin dönemde de devam etmektedir. Bu nedenle sağlıklı beslenme alışkanlıklarının iki yaşından önce kazandırılması önemlidir. Neofobiye sebep olabilecek olan etmenlere kısaca bir göz atalım.

 

ÇEVRESEL ETMENLER:

 

Çocukluk dönemi beslenme alışkanlıkları ve besin tercihlerinin, bebeklik dönemindeki deneyimlere bağlı olduğu bilinmekte ve bu durum yetişkinlik dönemindeki besin seçimlerini de etkileyebilmektedir. Emzirme süresi, beş yaşın altındaki çocuklarda yeterli ve dengeli beslenme modeli olmanın çocukların gelecekte besinlere karşı tutumunu etkilemektedir. Bu süreçte çevresel birçok etmenin bu süreci olumsuz etkilediği aşikardır. Bu çevresel etmenler çocuktan çocuğa değişkenlik göstermektedir. Ancak bu süreçte bunların önüne geçmek, çocuklarınıza sağlıklı bir gelecek için zemin hazırlamak anlamında önemli bir yere sahiptir.

 

AİLEYE BAĞLI ETMENLER:

 

Ebeveynler, çocukların beslenme tercihleri, davranışları ve besinlere karşı oluşan tutumlarında önemli bir etkiye sahiptir. Çocuklarının yeterince yemek yemediği konusunda endişeli olan veya çocuğunu zayıf olarak gören ebeveynler, çocuğun besin alımını artırmak için birçok farklı geleneksel veya yeni dönem yöntemler kullanabilmektedir. Ancak uygulanan bu yöntemlerin bazı çocukların neofobi düzeylerini arttırabilmektedir. Ayrıca ebeveynlerin yemek yedirmek için baskı uygulaması neofobi düzeyinin artışına yol açabilmektedir.

 

Yapılan birçok çalışmada ebeveynler ile çocukları arasında hem besin neofobisi hem de seçici yeme açısından pozitif bir ilişki olduğu gösterilmiştir. Ebeveynlerin sevmediği, tercih etmediği ve tüketmediği bir besinin çocuklar tarafından sevilip tüketilmesi çok nadir gözlemlenmektedir. Dolayısı ile çocuklarla birlikte yemek yenildiğinde ebeveynler tarafından sevmedikleri besinlere karşı aşırı tepki verilmemesi en azından çocukların o besini denemesine ve kendi seçimini ebeveynden etkilenmeden yapabilmesine olanak tanımak anlamında çok önemlidir.

 

Çocuklarda görülen besin neofobisinin yüksek seviyede görsel, dokunsal, koku ve tat duyarlılığı ile ilişkili olduğu görülmektedir. Sevilmeyen bir besini aynı zorlama ve aynı pişirme yöntemleri ve sunum ile çocuğunuza servis etmek o besine karşı aşırı tepkiler oluşturabilmektedir. Oysa tüketilecek besinleri her seferinde farklı şekillerde ve tabak süsleme sanatını da uygulayarak servis etmek yemeği daha cezbedici bir hale getirebilmektedir.

 

Diğer önemli noktalar da annenin kendi neofobileri ve çocuğun yemek saatlerinde yaşanan gerginlik ve telaşlar, çocukların yemek zamanlarında ağlamasına ve besinleri reddetmesine ve sonra da yemek saatlerinin tam bir işkenceye dönüşmesine sebep olabilmektedir.

 

ÇOCUĞA BAĞLI ETMENLER:

 

Yeni besinlerden kaçınma davranışı çocukların gelişiminin bir parçasıdır. Çocuklar iki ile üç yaşları arasında yeni besinleri denemekten kaçınmaktadır, ancak neofobik tutumlar beş yaşında sıklıkla azalmaktadır. Bunun sebepleri besin tüketiminin artması ve o yaşa kadar neredeyse her yemekle en az bir kez karşılaşıldığı için yeni bir besinle tanışma gibi bir durum söz konusu olmamasıdır. Bu sebeplerden dolayı beş yaşında neofobi sıklıkla azalmaktadır.

 

Yapılan birçok araştırma Neofobinin genellikle çocukluk, ergenlik ve yetişkinlik döneminde yaşa bağlı olarak giderek azaldığını göstermektedir. Ancak özellikle çocukluk ve ergenlik sürecine geçişte bu durum genel değerlendirmelerden biraz daha farklı görülmekte ve yaşanmaktadır. Beklenen durum çocukluktan ergenliğe geçişte bu fobilerin azalmasıdır. Ancak bazı çalışmalar göstermektedir ki ergenlikte hormonların değişimi ile birlikte bazı ergenlerde beklenen azalma yerine artmalar gözlemlenebilmektedir. Yapılan bir başka çalışmada çocuklar ve ergenler arasındaki besin neofobisinin sürekli kaygı ve benlik kavramının farklı boyutları ile ilişkili olduğu gösterilmiştir.

 

Besin neofobisi olan çocuklar daha az sebze tüketme eğilimi göstermektedir. Bu bazı besin ögelerinde eksikliklere neden olabilmektedir. Sebzelerin doku ve tat yönünden farklılıkları tüketimleri açısından eşit tercih edilmemelerine neden olmaktadır. Örneğin yeşil yapraklı sebzeler, turuncu sebzelere göre çocuklar tarafından daha sık reddedilmektedir. Ancak görmekteyiz ki hipertansiyon, koroner kalp hastalıkları gibi birçok kronik hastalığın temelinde yanlış besin seçimleri gelmekte ve özellikle de posa ve vitamin-mineral yönünden zengin olan sebzelerin yetersiz tüketilmesi bu hastalıkların oluşma sebeplerinin başında gelmektedir. Çocukluk çağında sebze tüketimi alışkanlığının edinilmesiyle yaşamlarının ilerleyen dönemlerinde kronik hastalık oluşumu riskinin azaltıldığı görülmektedir. Bu yaş grubunda sağlıklı beslenme alışkanlıklarının etkili bir şekilde teşvik edilmesi çok önemlidir. Çocukluk çağında sağlıklı beslenme alışkanlıkları kazandırmak için çocuğu da yemek hazırlama ve pişirme sürecine dahil etmek, onların da bu süreçte aktif görev almasını sağlamak, tüketimi artırmak anlamında çok etkili bir yöntem olabilmektedir.

 

Sonuç olarak, çocukları yeni besinlerle tanıştırmak onları bu besinleri tüketmeye ikna etmek ve bunu yaparken de neofobi geliştirmemek çok zorlu bir süreçtir. Bu süreçte uzmanlardan yardım alarak da bu zorlu dönemi daha rahat geçirmenizi sağlayabilirsiniz. Ama en önemli nokta ebeveynlerin bu konudaki sabrı ve çözüm odaklı olabilmeleridir.