Çocuklar ve Ebeveynler İçin Kaygı Yönetimi

Uzman Psikolog Elif Tekin

Gelişimlerinin bir parçası olarak çocukların kaygılarının olması olağan bir durumdur. Genel kanının aksine kaygı duygusu kişinin güvende olmasına yardımcı olan sağlıklı bir duygudur. Ancak herkesin bir kaygı eşiği vardır. Çocuğunuzun kaygısı bu eşiğin dışına taşıp günlük yaşantısındaki işlevselliğini, hayat kalitesini ve gelişimini olumsuz etkilemeye başlarsa yönetilmesi gereken bir noktaya gelir. Bu durumda sağlıksız bir kaygıdan söz edebiliriz.

Ebeveynlerin, çocuklarının kaygılarına cevap verme şekli çocukların bu duyguyla baş etmelerini kolaylaştırır. Bu yazıda bunu kolaylaştıracak ipuçlarına değinilecektir.

Duygularını kabul edin.

Anlam veremedikleri abartılı tepkilerle karşılaşan ebeveynler, davranışlarıyla ya da ‘‘Endişelenecek bir şey yok’’ gibi cümleleriyle çocuğa güven verip bir an önce bu duygudan çocuğu kurtarmaya çalışır. Bu tarz cümleler çocuğu sakinleştirmeyeceği gibi, duygularının kabul görmediği, küçümsendiği ve yanlış olduğu mesajını verir. Ses tonunuzla, beden dilinizle, ‘‘Endişeleniyorsun. Bu normal. Ben sana yardım etmek için buradayım.’’ mesajı veren cümlelerle, duygusunu deneyimlemesine izin vermek, onu dinlemek kaygısını dengelemesine yardımcı olacaktır.

Kaygıyı tanımasına ve ipuçlarını fark etmesine yardımcı olun.

Kaygı oluşturan durumlara maruz kalan zihin ve beden alarm durumuna geçer ve bu kalp çarpıntısı, mide bulantısı, nefes darlığı gibi rahatsız edici bedensel semptomlara yol açar. Yaşadığı duyguyu anlayıp adlandıramayan çocuk, bu semptomlar karşısında hasta olduğunu düşünebilir ve korkabilir.

Ebeveynin çocuğun yaşına uygun bir dille kaygıyı tanımlaması, onu kaygının vücuttaki işleyişi hakkında bilgilendirmesi; normal bir duygu olduğunu, vücudunda meydana gelen bedensel belirtilerin kaygıya ait ipuçları olduğunu anlatması yaşadığı duyguya dair net bir anlayış geliştirmesi için önemlidir.

‘‘Yangın alarmları yangın çıktığında öterek bizi uyarır ve tehlikeden korur. Ama alarm bozulduğunda her şeye öter ve bizleri yanıltır. Beynimiz bazen aşırı korumacı olabilir. Gerçek bir tehlike olmadığı halde bizi korumak için tıpkı yanlış bir yangın alarmı gibi davranır ve vücuduna yanlış sinyaller gönderir. Biz buna kaygı diyoruz.’’ Şeklinde bir açıklama çocuğun kaygıyı tanımasına, sağlıklı ve sağlıksız kaygıyı ayırt etmesine yardımcı olabilir.

Kaygı uyandıran durumları tespit edin.

Çocukta kaygı uyandırabilecek durumların belirlenmesi sağlıklı baş etme stratejileri geliştirmek bakımından önemlidir. Bu nedenle, aileler iyi bir gözlemci olmalı ve çocuklarını endişeye sokan durumları fark etmelerinde destek olmalıdırlar. Kendisini kaygılandıran durumları ve kaygılarının yoğunluğunu kaydettiği bir ‘’kaygı günlüğü’’tutmak bu durumların tespiti için yardımcı olacaktır.

Rahatlama stratejileri öğretin.

Çocuğunuza öğreteceğiniz nefes egzersizleri, yoga, kas gevşeme egzersizleri tehdit algısıyla alarma geçen bedenini rahatlatır.

Dengeli düşünmesine yardım edin.

Kaygı veren durumlarla karşılaşan zihin, kötü olayların olma olasılığını abartır veya felaket senaryosu oluşturur. Ebeveynler çocuklarına her düşüncenin doğru olmadığını anlatarak, bu düşünceleri destekleyen kanıtları tıpkı bir dedektif gibi değerlendirip daha gerçekçi bir biçimde düşünmeleri için yönlendirmelidir.

Örneğin sınavında başarısız olacağından kaygılanıp felaket senaryoları yazan çocuğunuzla birlikte sınavla ilgili aklından geçen endişeli düşünceleri yazdığı bir ‘‘endişe kutusu’’ yapıp düşüncelerini tespit edebilirsiniz. “Başarısız olacağının kanıtı nedir?”, ‘‘Daha önce başına gelmiş miydi?’’ gibi sorularla her bir düşüncesini destekleyen ve çürüten kanıtların yazılı bir listesini oluşturup düşüncelerini daha gerçekçi bir şekilde ele almasına yardımcı olabilirsiniz.

Maruz bırakın.

Çocukların endişe kaynaklarından uzak tutulması kısa vadede işe yarasa da uzun vadede sağlıklı problem çözme becerisini geliştirmeyi engelleyeceği gibi kaygılarını da pekiştirecektir. Çocuğunuzun küçük adımlarla konfor alanından çıkıp kaygısına maruz kalmasını destekleyerek sağlıklı baş etme becerileri geliştirmesine yardımcı olabilirsiniz.

Örneğin karanlıkta uyuma ile ilgili endişeleri olan çocuğunuz için karanlıkta uyumakla ilgili onu kaygılandıran durumların bir listesini birlikte yapın. Her birini yoğunluğuna göre 1-5 arasında derecelendirip en az kaygı uyandıran durumdan başlayarak adım adım bir yüzleştirme planı oluşturun. Böylelikle başardığı her adımda cesareti ve güveni tazelenir.

Desteğinize rağmen çocuğunuzun kaygı şiddeti azalmıyor, günlük hayattaki işleyişini etkiliyor ve sizleri kısır bir döngü içerisine sürüklüyorsa bir uzmandan destek almayı ihmal etmeyin.