Site icon AİLEMİZ

Kafa Şekil Bozukluklarının Okul Çağına ve Ebeveynliğe Etkisi

Beyin ve Sinir Cerrahı — Öğretim Üyesi

Dr. Emrah Egemen

Kafa şekil bozuklukları bebeklik döneminde (ilk 1 yaş) görülür.

 

Çoğunlukla aynı pozisyonda yatmaya bağlı henüz kalınlaşmamış kemiğin deformasyonu sonucu meydana gelirken nadiren de kafatasının açıklıklarının (bıngıldak vs.) erken kapandığı Kraniyosinostoz Hastalığının bir sonucu olarak meydana gelir.

 

Bu bozuklukta estetik kaygılar ön planda olsa da bu erken kapanmadan dolayı kafa içi basıncın arttığı ve bu durumun çocukların nöropsikolojik gelişimlerini etkileyebileceği düşünülmektedir.

 

Diğer yandan kafatası deformitesi ile doğan bebeklerin bilişsel ve psikolojik gelişimleri hem çocukluk hem ergenlik dönemini etkileyebilmektedir.

 

Dahası, bu durumun aile ilişkilerine olan psikolojik etkileri de bilinmektedir.

 

Pozisyona Bağlı Deformasyonlar

Pozisyona bağlı kafa şekil bozuklukları genellikle çocuğun uyurken bir tarafı çok tercih etmesi ve ebeveynlerin bu durumu gözden kaçırması ile meydana gelir. Örneğin sürekli sağ tarafına yatan bir çocuğun art kafasının sağ tarafı sola göre daha basık ve düz olacaktır.

 

Üstelik bu durum kronik bir hal alırsa tek taraflı kulak, göz küresi ve alın öne itilecek, en son burun sola kayacaktır.

 

Daha ağır versiyonlarında boyun kaslarında kısalığa bağlı ‘Yamuk kafaya’ ‘Yamuk boyun duruşu’ (Tortikollis) eklenecektir ve bu durum hayat kalitesini olumsuz etkileyecektir.

Bu bozuklukta kafanın toplam hacmi değişmez ve kafaiçi basınç artmadığı için zekâ geriliği beklenmez.

 

Ancak bilişsel, motor ve diğer gelişimsel gerilikler görülebilmektedir. Buna ek olarak okul çağında ‘Akran Zorbalığı’ hepimizin yaşadığı ve yaşattığı bir durum olup, bu şekil bozukluğuna bağlı okul çağında maruz kaldıkları akran şiddeti sonucu davranışsal ve sosyal beceriler olumsuz etkilenebileceğine dair kısıtlı bilgi mevcuttur.

 

Bu durum pozisyon değişikliği ve fizyoterapi gibi basit yöntemler ile çözülebilir. Yine aynı örnekten devam edecek olursak sürekli sağ tarafına yatan çocuğu uyurken sağ tarafından destekleyerek hafif sola dönük yatırılması özellikle 2 – 4 aylık dönemde geri düzelme sağlayabilir.

 

Tummy Time’ olarak bilinen çocuğun uyanık dönemlerinde yüz üstü bırakılması sırasında, çocuk etrafını izlemek için kafasını kaldırmaya çalışacak, bu sayede ense kasları güçlenerek deformasyonun düzelmesine yardımcı olacaktır.

 

Bütün bunların sonucunda asimetri düzelmez ise 4 – 6 ay civarında kask tedavisi ile düzeltme yoluna gitmekteyiz. Bu kask (Ortez) bir kalıp gibi görev görerek kafanın bu kalıba göre şekillenmesine ve simetrinin yeniden yakalanmasına olanak sağlamaktadır.

 

Kraniyal ortez tedavisi sırasında bebeklerine bakarken ebeveynlerin deneyimlerine dair yapılan bilimsel bir çalışmada, ebeveynler yolculuğun şu aşamalardan oluştuğunu tanımladılar:

 

 

 

 

 

 

Tedavi süresi boyunca küçük rahatsızlıklar ve endişeler mevcuttur. Ancak tedavi ilerledikçe, bebeklerinin kafa şekilleri düzeldikçe ebeveynler yolculuklarını daha olumlu karşılar.

 

Desteğin mevcudiyeti, soruları yanıtlayacak biri ve sabır, başarılı bir yolculuğu kolaylaştırır.

 

Baş şeklindeki değişikliğin görülmesi haliyle tedaviye uyumu artırmıştır.

 

 

Kemik Açıklıkların Erken Kapanması (Kraniyosinostoz)

 

Kafatasındaki açıklıkların bir ya da birkaçının erken kapanması sonucu doğuştan gelişen bir deformitedir.

 

Tek önerilen tedavi yöntemi cerrahidir.

 

Kafa içi basıncın artması çocukların nöropsikolojik gelişimlerini etkileyeceği düşünülmektedir.

 

Nadiren görülse de özellikle bazı kompleks tiplerinde zekâ geriliğinin eşlik ettiği bilinmektedir.

 

Zekâ seviyesi düşük olan kraniyosinostoz olgularında davranış problemleri görülmüş olsa da bu durum diğer zekâ seviyesi düşük çocuklarla benzerlik göstermektedir. Bu nedenle çocuklarda görülebilecek duygusal ve davranışsal sorunların bu hastalık ile bir ilgisi olmadığı düşünülmektedir.

 

Sonuç olarak  kafa içi basınç seviyesi ile davranış sorunları arasında da anlamlı bir ilişki bulunmamıştır.

Pamukkale Üniversitesinde tedavi edilen kraniyosinostoz hastasının ameliyat öncesi ve sonrası çekilen fotoğrafları

Genel olarak özellikle kompleks olgularda, kafa içi basıncın yüksek olması ailenin duygu durumunu, aile aktivitelerine ayırılan zamanı, çocuğun fiziksel işlevlerini, davranış sorunlarını ve ailenin genel sağlık algılarını olumsuz etkileyen bir faktördür.

 

Basit olgulara cerrahi girişim önerilmeyebilir. Ya da ebeveynler bu hastalığın her olguda hayati risk oluşturmaması, ebeveynlerin çocukları adına estetik kaygı duymaması ya da cerrahi risklerle ilişkili aşırı kaygı duymaları nedeniyle ameliyatı kabul etmeyebilir. Ancak, cerrahi operasyon tercih edilmediği zaman çocuğun ileride öğrenme, hafıza ve dikkat gibi zihinsel süreçlerinde minimal kısıtlılık ve/veya az düzeyde duygu durum ve davranışsal bozukluklar yaşayabileceği dikkate alınmalıdır.

 

Diğer yandan kraniyosinostoz tanısının daha bebeklik çağında konulduğu göz önüne alınırsa bebeklerin kendisiyle ilişkili bir farkındalığı olmadığından, daha çok anne ve babası bu hastalığa bağlı korku ve kaygılar yaşamaktadır.

 

Ebeveynlerin herhangi bir hastalıktan bağımsız olarak bebekleriyle nasıl ilişki kurduklarının hem çocuklarının biopsikososyal gelişimi hem de bütün bir aile sisteminin işlevselliği üzerinde etkili olduğu bilinmektedir. O sebepledir ki, ebeveynlerin süreci kendi içlerinde ve aile ortamında nasıl yönettikleri aslında bebeğin biopsi- kososyal gelişimi ile de doğrudan ilişkilidir.

 

Anne ve babaların verebileceği tepkiler ve kaygı odakları değişiklik gösterse de temel eksenin çocuklarının ihtiyaçlarına yetebilme, dış görünüşündeki farklılıklarla mücadele edebilme, hızlı değişen yaşamlarında yeni ve işlevsel bir düzen kurabilme yönünde kaygılar olduğu düşünülmektedir.

 

Ek olarak, annelerin anksiyete düzeyi çocuklarının görünüş farklılıklarının belirgin olduğunu hissettiklerinde artış göstermektedir.

 

Diğer bir konu da hastalığın çocuğa ve aile sistemine etkisinin uzun vadede nasıl etki edeceğidir.

 

Basit kraniyosinostozlar olgularında, ebeveynlerin bir süre sonra bu duruma adapte olabildikleri, eski veya yeni rutinlerini oluşturabildikleri, bu sayede hastalığa bağlı yoğun bir stres yaşamadıkları anlaşılmıştır.

 

Bu bilgiler ışığında kafa şekil bozukluğu görülen çocukların çocuk hastalıkları hekimi ve beyin cerrahının yanı sıra çocukların gelişim değerlendirmeleri yapacak ve aile üyelerine destek olacak birer ruh sağlığı çalışanının da olması faydalı olacaktır.

 

Bu sürece çocuklar kadar ebeveynleri hazırlamak da önemlidir. Bu nedenle ameliyat gününde hastaneye girdikleri andan itibaren neler ile karşılaşacaklarının önceden anlatılması yaşayacakları stres ile baş etmelerini kolaylaştırabilir.

 

Bu noktada, ebeveynlerin de sosyal destek kaynaklarını sorgulamak ve güvendikleri insanlardan ihtiyaç duyduklarında destek alabileceklerini vurgulamak ve yalnız olmadıklarını belirtmek bile başlı başına çok etkili olabilmektedir. Bu süreçte kimi zaman bir ebeveynin duygularını baskılarken diğerinin ise çok yoğun yaşadığı görülebilir. Bu denge çift ilişkisi için risk taşıyabilir. Bu nedenle ebeveynlerin duygularını ifade etmeleri sağlanmalı, yaşadıkları öfke, kaygı, üzüntü ve suçluluk normalleştirilmelidir.

 

Ebeveynlerin ameliyat sürecini daha az stres ile atlatmaları tedavi ekibine duydukları güven ve kurabildikleri açık iletişim ile çok ilişkilidir. Bu nedenle, tedavi ekibinden bir ya da bir kaç kişinin anne ve babaların sorularını cevaplamak için erişilebilir olmaları fayda sağlar. Bunun yanı sıra ameliyat olsun veya olmasın çocukların düzenli şekilde gelişim değerlendirmesinden geçmeleri önerilir.

 

Böylece kraniyosinostoz tanısıyla ya da yapılmış olan cerrahi girişim ile ilişkili olası gelişimsel ya da öğrenme problemleri mümkün olan en erken zamanda teşhis edilebilir ve uygun yönlendirmelerle önemli kazanımlar sağlanabilir.

 

 

Exit mobile version